Klinik Donanımlarımız

Hemogram Testi

Tam Kan Sayımı (Hemogram Testi) Tahlilindeki Kısaltmaların Anlamları:
RBC (red blood cells): Kırmızı kan hücreleri (Alyuvarlar) Oksijen taşıyan hücrelerin miktarını belirtir.
Düşükse anemi (kansızlık) veya kan kaybı vardır.
Yüksek olduğu durumlar ise: Yüksek rakımlı yerde yaşayanlar, KOAH(Kronik Obstruktif Akciğer Hastalıkları,astım ve bronşit gibi, böbrek hastalığı ve polisitemi hastalığıdır.
MCV (mean corpuscular volume): Oksijen taşıyan hücrelerin ortalama büyüklüğüdür. MCV düşükse eritrositler daha ufaktır, yüksekse daha genişlemişlerdir.
Demir eksikliği anemisinde eritrositler küçülür dolayısıyla mcv değeri düşük çıkar. B12 vitamini eksikliği anemisinde ise eritrositler büyümüştür, MCV yüksektir.
Hb (Hemoglobin): Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin değeri düşer.
MCH: Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.
MCHC: Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration: Eritrosit hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak ifadesidir.
Hct (Hematokrit): Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarının bir ölçüsüdür. Anemi, lösemi, kan kaybı gibi durumlarda azalırken vücudun su kaybettiği durumlarda (örneğin ishal) veya polisitemi’de artar.
PLT (Platelets): Trombositlerdir. Pıhtılaşmayı sağlayan hücerelerdir.
WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Beyaz kan hücreleri(Akyuvarlar) Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi’de yükselir. Düşük değerlerde çıktığında ise lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır. Örneğin bazı kanserlerde, kemik iliği hastalarında, AIDS’te, viral enfeksiyonlarda lökosit miktarı (WBC) düşüktür.
PNL: (Nötrofiller) Bakteriyel enfeksiyonlarda artar.
Lymphocytes: (Lenfositler) Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda artarken HIV enfeksiyonu yani AIDS’te düşer.
Eosinophils: (Eozinofiller) Allerjide ve paraziter hastalıklarda yükselir

Digital Röntgen

Radyografi veya diğer adıyla röntgen filmi, yaklaşık yüz yıldır kullanılan, en eski ve en çok bilinen tıbbi görüntüleme tekniğidir. Konvansiyonel röntgende, sadece incelenecek bölgeye yöneltilmiş, düşük dozdaki X ışınlarıyla organ veya vücut bölgelerinin fotoğraf filmleri üzerine görüntüleri elde edilir. Dijital röntgende ise görüntüler filme değil, bilgisayar üzerine kaydedilir, daha düşük dozda X-ışınları kullanılır ve bilgisayar ortamındaki görüntüler üzerinde ayrıntılı değerlendirme yapılır. Lifemed’de bulunan dijital röntgen cihazı ile hastalarımıza düşük dozda X ışını verilmekte ve bilgisayar ortamındaki görüntüler üzerinde ayrıntılı değerlendirmeler yapılabilmektedir. Merkezimizdeki kullanılan radyografi sistemi ile kontrastlı ve kontrastsız tüm incelemeler uygulanabilmekte ve buna paralel olarak skolyoz incelemeleri tek bir film üzerinde radyogram oluşturan özel bir sistemle yapılmaktadır.

Yoğun Bakım Ünitesi

Oksijen uyumluluğu: M serisinde oksijen konnektörü bulunmaktadır ve iyileşmeye yardımcı olması için yüksek oksijen konsantrasyonu ile güvenli bir şekilde çalıştırılabilir. Nebulizatör pompasına bağlı olan ilaç haznesi sayesinde hastaya ilaç uygulanabilir.

Yoğun bakım ünitesinin iç kısmını güvenli bir şekilde aydınlatan, açıp kapanabilen kabin içi ışık ile hasta gözlemi kolay bir şekilde yapılabilir. Kontrol sistemi ile, kullanıcı tarafından belirlenmiş limitlerin dışında kalan ısı değişikliklerinde cihaz işitsel ve görsel uyarı verir. Güç kesintisi olması durumunda yine alarm devreye girer, elektrik geri geldiğinde, güç kesintisi esnasında kontrolün kaybedilmiş olduğu uyarısı verir.

Dijital ekran ünite içerisindeki sıcaklığın yanı sıra nem seviyesini de gösterir. Opsiyonel EX Nem Pompası ile gerek olması halinde tam otomatik nem kontrolü sağlanabilir.

Otoskop ve Oftalmaskop Seti

Oftalmoskop ile Muayene (Ophthalmoscopie)
Oftalmoskop göz fundusunu aydınlatarak gözün muayenesini gerçekleştiren özel bir alet olarak da tanımlanır (Garmer-Delmare).

Direkt oftalmoskopide daha geniş muayene olanağı sağlanmaktadır. Sonuç olarak alet göz fundusunu (dibini) görme imkanı sağladığı kadar corneayı, camara oculi anterior’u, irisi, lensin ön ve arka yüzlerini corpus vitreumu ve basitçe Rekoss diski (oftalmoskopun üzerindeki mercekli çarka verilen ad) aracılığıyla fundusu detaylı görmeye olanak sağlar. Ayrıca direkt oftalmoskopi göz katmanlarını ayrıntılı olarak aydınlatan ve bunların muayenesine olanak sağlayan bir alet olarak da tanımlanır. Bunun dışında irisi ve bulbus oculi-nin geçirgen (şeffaf) aksamlarının da muayenesine olanak sağlar. Oftalmaskopi-nin esası ışığı göz fundusu üzerine göndermektir ve bu ışınlan birbirine yaklaştırarak yayar. Hastanın emmetrop göze sahip olduğu durumlarda ışık demetlerinin paralel olarak yaklaştırılmasma da olanak sağlar.

Direkt oftalmoskopi, göz fundusuna ve diğer göz yapılarına dar bir ışık demetinin bir oftalmoskop aracılığıyla gönderilmesi ile sağlanır. Bunda imajın oluşması için oftalmoskop başındaki Rekoss diskinin göze normal plan 20-30 cm’lik uzaklıkta bulunması gerekir ya da retinaya yaklaştırarak görüntü alınmaya çalışılır.

Oftalmoskop enerji sağlayan bir sap ile bir baş kısmından ibarettir. Sap üzerine bir reosta yerleştirilmiştir ve bunun aracılığı ile istenilen ışık ayarı yapılır. Oftalmoskopun baş kısmında bir ampul bulunur (halojenli veya halojensiz). Yeşil filtre damarların iyi görülmesine, knmızı filtre ise pigmentli epithelium düzeyindeki kanamaların görülmesine yardımcı olur. Mavi kobalt filtreli olanlar fundustaki oluşumların çaplarını tayin etmede yardımcı olur. Döner çarkta (Rekoss diski) – ve +20 diop-trilik mercekler vardır. Bunların (-) ve ( + 40) dioptrilik olanları da bulunmaktadır.

Oftalmoskop hastaya genelde 25-30 cm uzaktan tutulur. Hayvanın sağ gözü sağ, sol gözü sol göz ile muayene edilmelidir. Rekoss diski myop ve hipermetrop gözler için de geçerli olur.

Otoskop ile Muhayene

Otoskopi: Otoskop denilen bir aletle kulak yolu ve mebrana tympa-nika’yı görmek için yapılan bir muayene türüdür. Bu amaçla ayna ve kulak spekulumu da kullanılır. Dış kulak yolu vertikal ve horizontal olmak üzere iki bölümden oluşur. Vertikal bölümün muayenesi direkt olarak gerçekleştirilebilir. Horizontal bölümün muayenesi için otoskop kullanılması gerekir.

Otoskopi öncesi kulak kanalının gerekli olan temizliği, kıl, kabuk, serumen ve irin akıntısı ve birikintileri portkoton aracılığıyla uzaklaştırılarak gerçekleştirilmelidir.

Otoskop ile birlikte yardımcı araçların da kulak yoluna sokulabileceği (alligator pensi gerekçesiyle muayeneyi gerçekleştirecek hekimin kulak kepçesini sabit hale getirmesi gerekir. Bu amaçla masaya yatırılan (gerektiğinde hayvana sedasyon yapılır) hayvanın baş ve boynun arkasında hekim yer alır. Sol elin parmakları kulak kepçesini apeksinden yakalayarak vertikal olarak yukarıya doğru çeker. Bu pozisyonda otoskopun ucu kulak yoluna daha kolay girer aynı zamanda da vertikal bölüm ile horizontal bölüm arasındaki dirseklenme azaltılmış ve muayene kolaylaştırılmış olur.

Otoskop meatus acusticus externus’un vertical bölümünün son bölümüne ulaştırıldığında, kulak kepçesi ve otoskopun hafif olarak laterale doğru yönlendirilme-siyle vertical bölümün tamamını görmek mümkün olur.

Otoskopun kulak yoluna sokuluşu ve çıkarılışı sırasında kulak yolu derisi iyice muayene edilmelidir. Özellikle otoskopun çıkarılışı sırasında kulak yolundaki hiper-plastik değişiklikler erken dönemde kolay saptanmış olur.

Normal yapıdaki bir kulak kanalının düzgün, solgun pembe renkli, nemli ve balmumu gibi çok ince bir serumen ile örtülü bulunduğu gözlenir. Membrana tympanica’nm hafif mavimsi parlak renkte ve oval bir görünüm verdiği dikkati çeker. Vertical bölümün ayrıca kıllı olduğu (köpek ırklarında farklı olabilir) dikkati çeker.

Otoskopi sırasında başta kulak zarının durumu olmak üzere bunun perfore olup olmadığı, proliferatif değişimler, kulak akıntısının tipi, kulak yolundan gelen koku, eritem ve ülserasyonlarm bulunup bulunmadığı ayrı ayrı not edilmelidir.

Kulaktan gelen akıntının ve kabuklaşmanın kulak yangı türlerinin tayininde yardımcı olabildiği gibi enfeksiyonun etkeninin saptanması yönünden de bir fikir verebilir. Kulakta izlenen kahverenkli bir akıntı stafilokok ve mantar enfeksiyonlarına, kuru kahve telvesi gibi bir kabuklu görüntü kulak uyuzuna (Otocariasis), sarı ve krema kıvamındaki bir akıntı ise gram negatif bir otitis externa purulenta’ya işaret kabul edilir. Seruminöz otitislerde akıntının balmumu benzeri kaygan ve sarı-kahve rengi bir görüntü verdiği kaydedilir. Bu görüntü ayrıca atopi’ye duyarlılık (Allerjik), keratinizasyon bozukluklarını akla getirir.

Perfore olmuş bir membrana tiympani ve kulak yolu kıkırdaklarının sertleşip ossifikasyonu, Otitis externanm Orta kulak yangısı (Otitis media) ile komplike olabileceğini gösterdiği kadar chronik bir otitis externa olgusuna da bir örnek oluşturur.

Kültür ve Duyarlık Testleri: Kültür ve duyarlık testleri özellikle şiddetli seyreden otitis ext. chronica, otitis media ve sis-temik bir sağaltım yapılması gerekli görülen durumlarda başvurulması gerekli bir muayene yöntemidir. Bunun dışında sitolojik ve kültür muayenelerinin kulak yangılarının otoimmun bir kökenden gelip gelmediğini öğrenmek ve bakteriyolojik testlerin de uygun olan antibiyotiğin gerek lokal gerekse sistemik uygulanmasına yarar sağlar.

Kulak Akıntısının Mikroskopik Muayenesi: Sitolojik muayenelerin yararı gibi kulak yolunda saprofit olarak bulunan sonradan patojen hale geçen kokuş ve çubuk şeklindeki mikropların tanısının yapılmasının yanısıra mantar ve fagositer leukositlerin varlığını saptamakta yarar sağlar. Özellikle mikroskopik muayenele-rin otodectes sinotis gibi paraziter etkenlerin saptanmasında önemi vardır.

Radyolojik Muayeneler: Kronik otitis externalarm ve otitis media’larm tanısında önemli bir yer tutar. Kulak yolunun kalsi-fikasyonlan, cavum timpani’de yoğunluk artışlarının veya osteolitik değişimlerin saptanması orta kulağın yangısı ve diğer bozukluklarının tanısında yarar sağlar. Coleostoma gibi mebrana timpani’nin cavum timpani içerisine doğru kistik bir çıkıntı yapması ve burada yangı sonucu oluşan adeziyonları da iyi bir röntgen muayenesi ile saptamak olası bulunmaktadır.

Tanı konulamayan olgularda ve bulla osseada şekillenen lizis (erime) olgularında manyetik rözönans muayene yöntem­lerinden de yararlanılır.